ANKA Ekonomi Koordinatörü Erdal Sağlam, Merkez Bankası’ndaki ayrılıkla ilgili analiz yazdı. “Şimdi doğal olarak, enflasyon gündemi, Başkan değişikliği gündemiyle birlikte konuşulacak. Başkan değişikliğinin enflasyonla mücadele açısından bir fark yaratıp yaratmayacağını henüz bilmiyoruz. Bildiğimiz o ki; mevcut politikalar ve uygulamalar aynen sürdürüldüğü takdirde, enflasyon beklentilerinin düzeltilmesi pek mümkün olamayacak” diyen Sağlam’ın analizi şöyle:
“Bu noktada yeni Başkanın daha kararlı bir tutum izlemesi, Merkez Bankası’nın gereken radikal hamleleri yeni Başkanla yapması, enflasyonla mücadele açısından bir şans yaratabilir. Ancak bu şansın kullanılıp kullanılamayacağı, Merkez Bankası’nın piyasaya karşı psikolojik üstünlüğünü yeniden kazanıp kazanamayacağı henüz belli değil. Bu hamleler yapılamadığı takdirde piyasalardaki enflasyon beklentilerinin düzeltilmesi de mümkün olamayacak.
ENFLASYON HAFTASI: MÜCADELE SANILDIĞINDAN ÇOK DAHA ZOR
Pazartesi günü açıklanacak Ocak ayı enflasyonuyla birlikte yüksek enflasyon trendinin devam ettiğini göreceğiz. Seçimlerin de etkisiyle, ilk üç ay enflasyonla mücadelede kayıp bir dönem olacak gibi gözüküyor. Son dönemdeki sıkı para deneyimi ise seçim sonrasında da enflasyonla mücadelenin sanıldığından çok daha zor olacağını ortaya koyuyor.
İstanbul Ticaret Odası, İstanbul’da perakende fiyat artışını, Ocak ayı için yüzde 6.72 olarak belirledi. Toptan eşya fiyat artışı ise yüzde 4.69 olarak saptandı. Pazartesi günü Türkiye İstatistik kurumu (TÜİK) resmi Ocak ayı enflasyon verilerini açıklayacak.
GÖZLER MERKEZ BANKASI’NIN YÜZDE 36 OLARAK BELİRLEDİĞİ 2024 YIL SONU HEDEFİNİ DEĞİŞTİRİP DEĞİŞTİRMEDİĞİNDE OLACAK
Pazartesi günkü enflasyon açıklamasından sonra, gelecek hafta Perşembe günü de Merkez Bankası yılın ilk Enflasyon Raporu’nu açıklayacak. Burada gözler Merkez Bankası’nın yüzde 36 olarak belirlediği 2024 yıl sonu hedefini (aslında tahmini) değiştirip değiştirmediğinde olacak. Merkez Bankası Ocak ayı faiz kararıyla birlikte, enflasyon raporunda hedef değişikliği yapmama konusunda kendisini bağlamış gözüktü. Piyasaların ek bir faiz artışı konusunda açık kapı bırakılmasını beklemesine karşılık, Merkez Bankası faizlerde tepe noktaya geldiğini ima etti. Yani piyasaların beklediği faiz esnekliğini, daha doğrusu enflasyonla mücadele kararlılığını tam anlamıyla gösteremedi.
İşte bu nedenle piyasaların gözü Ocak ayı enflasyon rakamı ve ardından açıklanacak yeni enflasyon raporunda olacak. Merkez Bankası’nın hem yeterli kararlılığı göstermekte, hem de mücadelenin daha sıkı yapılması için gereken tedbirleri almakta geciktiği görülüyor.
Merkez Bankası uzun zamandır söylenen; piyasalardaki aşırı likiditenin çekilmesi, buna neden olan bankalarla swap hacmini daraltmadığı ve TL mevduat faizlerinin yükselmesini sağlayamadığı için eleştiriliyor. Bununla birlikte dövize talebin artması, döviz rezervlerinde yeni yılda başlayan erimenin artık bir eğilim olmasını beraberinde getirdi. İşte bu gelişmelerin ardından Merkez Bankası swap hacmini daraltan, KKM çözülmesini frenleyen, fazla likiditenin çekilmesini getirecek yeni tedbirler almaya başladı. Merkez Bankası’nın Ocak ayı enflasyonu yüksek çıktıktan ve trendin böyle devam edeceğinin anlaşılması ardından aldığı bu kararlarda geç kaldığı söylenebilir.
TÜİK’İN RAKAMI MERAK EDİLİYOR
İTO’dan sonra artık gözler TÜİK’in açıklayacağı resmi enflasyon rakamında olacak. 2023 yılı Ocak ayı baz alındığında TÜİK’in rakamının İTO rakamının 0.75 puan yüksek olduğunu söylememiz gerekiyor. Hem de geçen yıl Ocak ayında TÜİK’in rakamlarına olan güvensizlik, son aylardakine kıyasla, çok daha yüksekti. Kısacası; normal şartlarda TÜİK’in Ocak ayı enflasyon rakamının yüzde 7,5 hatta daha yukarıda olması gerektiğini söyleyebiliriz. Bu nokta önemli çünkü, zaten iktisatçılar ve konuyla yakından ilgili yazarlar, bir süredir Ocak ayı enflasyonun neredeyse çift haneye doğru gittiğini söylüyorlar. Dolayısıyla yüzde 6.5’in altında bir rakam, TÜİK verilerinin yeniden tartışılmasına neden olacak gibi gözüküyor.
Ocak ayı enflasyon rakamının açıklanmasından sonra Şubat ayında eğilimin devam edip etmeyeceği ve Mayıs’ta tepe noktasının yüzde 75’e varıp varmayacağını tartışacağız. Ancak asıl önemli olan tartışma ise beklentilerin alacağı şekil ve 2024 yılsonunda ulaşılacak enflasyon rakamıyla ilgili olacak. İktisatçılar beklentilerin bir miktar üzerinde gelse de, hala yılsonu enflasyonda yüzde 40, hatta altına inilebileceği umudu taşıyorlardı. Ancak gelinen noktada Merkez Bankası’nın yumuşak tavrını da göz önüne alarak, artık bu rakamlara inilmesinin ne kadar zor olduğunu konuşmaya başladılar.
Bununla birlikte Ocak ayındaki kur artışlarının yüzde 3’ün üzerine çıkması da yılsonu enflasyon beklentilerini olumsuz etkileyecek. İktisatçılar aylık kur artışlarının yüzde 2, en fazla yüzde 2.5 olması halinde yılsonunda yüzde 40’ın altına inilebileceğini söylüyorlardı. Şimdi kurlar da tartışma konusu olacak.
SEÇİMDEN SONRA ENFLASYONLA MÜCADELE
Seçimlerin de etkisiyle, enflasyonla mücadelede yeterince sıkı olunamadığı ortada. Merkez Bankası başta olmak üzere ekonomi yönetiminin hata yaptığı, ya da geciktiği söylenebilir. Seçimlere bu şekilde gidileceği anlaşılırken, bu yılın ilk üç ayında çıkacak faturanın henüz belli olmadığını da söylemeliyiz.
Ancak fatura ne kadar çıkarsa çıksın, bu gecikmenin bir bedeli olacak ve seçimlerden sonra ek ve radikal önlemler alınması gerekecek. İşte bu noktada seçimden sonra enflasyonla gerçekten mücadele edecek bir irade konulup konulmayacağı tartışma konusu oluyor. Yabancılar hala Erdoğan’ın seçimlerden sonra bu politikalarda devam edip etmeyeceğini sorguluyorlar.
SEÇİM SONRASI ŞİMŞEK’İN İSTEDİĞİ GİBİ ENFLASYONLA KARARLI MÜCADELE OLACAK MI?
Seçim sonuçlarından bağımsız olarak baktığımızda Bakan Mehmet Şimşek’in bu konuda ısrarlı olacağını anlıyoruz. Ancak iş dünyasından farklı sesler çıkmaya başladığını, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu baskılar karşısında ne yapacağının şimdiden belli olmayacağını da söylemek gerek. Kısacası, seçim sonrası Şimşek’in istediği gibi enflasyonla kararlı mücadele olacak mı, bence belirsiz.”