SÜMEYYE DİLARA DİNÇER – Uzmanlar, uluslararası düzendeki gelişmelerle birlikte devletlerin askeri harcamalarını arttırdığını ve dünyanın istikrarsızlık tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını belirtti.
TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi (ETÜ) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Doktor Öğretim Üyesi Zoran İvanov ile Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden Doktor Öğretim Üyesi Atay Akdevelioğlu, merkezi Londra’da bulunan Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsünün (IISS) yayımladığı “Askeri Denge 2024” adlı rapora ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
İvanov, dünyada artan askeri harcamalar, istikrarsızlık ve tehlikelere dikkati çekerek bunun küresel diplomasi ve yönetimde “uçurum” oluştuğuna işaret ettiğini söyledi.
Batı’yı tarihsel olarak “demokratik değerlerin ve uluslararası düzenin öncüsü” olarak nitelendiren İvanov, “Batı dünyası, pusulasını kaybetmiş gibi görünerek varoluşsal bir krizle boğuşuyor. Doğu’nun atılganlığı, bu vizyon, ahlaki otorite ve amaç kaybının yarattığı eksikliği azimle doldurmuştur.” dedi.
Doğulu aktörlerin uluslararası düzendeki jeopolitik dalgalanmayı hakimiyet kurmak için fırsat olarak algıladıklarına dikkati çeken İvanov, “Bu değişim, küresel güç dengesindeki daha geniş bir dönüşümün altını çizmekte ve geleneksel uluslararası ilişkiler teorilerinin yeniden değerlendirilmesini gerektirmektedir.” görüşünü paylaştı.
Uluslararası ilişkilerdeki geleneksel düşünce okullarının hızla değişen güvenlik ortamında artık geçerli olmayan terminolojileri ve çerçeveleri yeniden tanımlaması gerektiğini kaydeden İvanov, bu durumu “yol ayrımı” olarak nitelendirdi.
İvanov, dinamik jeopolitik değişimler, teknolojik ilerlemeler ve güvenlik sorunlarının uluslararası düzeni etkilediğinin altını çizerek bu değişimlerin eski düşünce modelleriyle ele alınamayacağını vurguladı.
“Liberal iyimserlik iklimi, 11 Eylül saldırılarıyla 2001’de kökten değişti”
Dr. Öğr. Üyesi Akdevelioğlu da raporun Rusya-Ukrayna Savaşı başta olmak üzere çok sayıda sorun nedeniyle devletlerin askeri harcamalarını belirgin biçimde arttırdıklarına ve askeri güvenlik politikalarına ağırlık verdiklerine dair bölümünün temel saptamasına katıldığını söyledi.
Soğuk Savaş sona erdiğinde tüm dünyada liberal iyimserlik döneminin başladığını kaydeden Akdevelioğlu, “Genel olarak özgürlük alanı, bireyin lehine ve devletin aleyhine olmak üzere yeniden şekillendi. Bosna ve Ruanda gibi istisnalar bu süreci bozmadı. Söz konusu liberal iyimserlik iklimi, 11 Eylül saldırılarıyla 2001’de kökten değişti.” ifadelerini kullandı.
Akdevelioğlu, bireylerin özgürlük alanının sınırlandığını ve “güvenlik devleti”ne geri dönüldüğüne işaret ederek, Rusya-Ukrayna Savaşı’nın bunu daha da perçinlediğini belirtti.
“2001’den farklı olarak, uluslararası politikada jeostratejik yaklaşımları öne çıkardı. Jeopolitika ve jeostratejinin belirleyici olduğu bu dönemin maalesef uzun yıllar süreceğini düşünüyorum.” değerlendirmesinde bulunan Akdevelioğlu, 2001 öncesinin liberal iyimserliğine geri dönebilmenin orta vadede bile mümkün görünmediğini söyledi.
Bu olumsuz gelişmelerin tek olumlu yönünün Türkiye’nin jeopolitik avantajlarını kullanabileceği ortamın giderek belirginleşmesi olduğunun altını çizen Akdevelioğlu, bu sayede Türkiye’nin uluslararası politikadaki pazarlık kozunun artmakta olduğunu ve ulusal çıkarlarına daha kolay ulaşabilme imkanının doğduğunu dile getirdi.
Akdevelioğlu, “Özellikle ABD ile ilişkilerde yaşanan sorunlarda, ABD’nin Türkiye’yi daha fazla tatmin etmeye çalışacak olması, ülkemiz bakımından olumlu sonuçlar doğurabilir.” yorumunda bulundu.